DHB ARŞİV SİTESİ
Ana Menü
Anket
YOKSULLUK VE TOPLUMSAL YOZLAŞMANIN BİR KANITI : ARTAN FUHUŞ
Özgür Kadın
Ekonomik kriz derinleşerek gelişiyor. Ekonomik krizin derinleşmesine paralel olarak proletarya ve emekçi kitleler üzerindeki sömürüde katmerleşiyor. Derinleşen ekonomik kriz, emekçi yığınları hızla, açlığın, sefaletin, yozluğun, işsizliğin, fuhuşun acımasız girdabına itiyor. İdeolojik, kültürel, toplumsal ve ahlaki çürüme ve yabancılaşma olgusu hızla yaygınlaşıyor. 2000’li yıllarda olağanüstü boyutlara tırmanan fuhuş bu çürüme ve yoksulluğun somut göstergelerinden birisini oluşturmaktadır.

Yapılan açıklamalara göre, Türkiye'de 500 bin fahişe var. Sadece İstanbul'da bulunan " hayat kadını " sayısı 100 bindir. Bu sayının yoksulluk, sefalet ve işsizlikle daha da arttığı ve 12 yaşında küçük bedenlerin pazara sürüldüğü bir gerçekliktir.

Yoksulluğun ,sefaletin ve işsizliğin her türden gelecek duygusunu yok ettiği kriz dönemlerinde, kadının durumunun tablosunu göstermektedir bu.

Kapitalizmde silah ve uyuşturucu kaçakçılığından sonra en büyük kar alanı kadın bedeninin satılması ve pazarlanması olan fuhuş sektörüdür.

Kapitalizmde ücretli kölelik yoğunlaşırken, kriz dönemlerinde ilk işten atılanların kadınlar olması nedeniyle kadınların bedenini satması yaygınlaşıyor.

Yoksulluğun, açlığın, sefaletin ve savaşın olduğu dönemlerde kadının bedenini satması sıradan ve kabul edilen bir durum haline gelmektedir. Bu dönemlerde, ilk hedefe konulan kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Kadın ve çocuğa yönelik şiddetin inanılmaz boyutlarda artması kıyamet alametlerindendir.

Kapitalizmde şimdi her durumu, kadın bedeninin pazarlanması için kullanılıyor. Her fuhuşa sürüklenen kadın kar olarak görülüyor. Bir meta olarak kabul ediliyor. Ve yeni oluşan bu pazardan pay kapmak isteyen herkes, kadın cinselliğinin metalaşmasını sorun etmemektedir. Kapitalizm, oluşturduğu bu sektörü cinsel borsa olarak kullanmaktadır. Özellikle bu, “borsa” kriz dönemlerinde tekelleşerek büyümektedir. Belki de kriz dönemlerinde tek büyüyen “tekel” fuhuş sektörüdür. Kadın cinselliği bu sektörle bir işgücü haline geliyor. Kadın bedeni “bacasız bir fabrika” olarak kabul edilerek buna göre işlem görüyor.

Tayyip Erdoğan, kadınlara “üç çocuk doğurun” fetvası ile iyi bir kadın olmanın haritasını çizse de, bu sektörden elde edilen vergilerin peşindedir. Ahlakı bütün bir başbakan edasıyla dolaşsa da, biz biliyoruz ki Manukyanların vergileriyle büyüyen bir devlettir. Onun sorunu bir kadının bedenini kriz sonucu satması olamaz. Onun için sorun o satılan bedenden gelen vergidir.

Gerçekte, ekonomik krizin derinleşmesine ve işsizliğe bağlı olarak gelişimi olağan üstü boyutlara varan bedenlerini pazara süren kadın sayısı, verilen rakamların oldukça üstündedir. Ki, verilen rakamlar sadece saptanabilmiş olanları kapsıyor. Oysa "gizli" fuhuş çok daha yaygındır.



Türkiye'de fuhuş yapmak, izin almak koşuluyla yasaldır. Ayrıca yasalar fahişeyi "sanatçı", fahişelik "mesleğini" bir "sanat" olarak görmekte ve göstermektedir. Fuhuşun artmasının temel nedeni ekonomik yoksullaşmadır. Yoğun bir ekonomik sömürüye, yoğun bir baskıya hedef olan ve kültürel alanda geri bıraktırılan, işsizliğin ve açlığın içine itilen emekçi kadınlar, yaşamak ve geçinmek için bedenini para karşılığı pazara sürmek zorunda bırakılmakta, itilmektedir.

Egemenler, fuhuşu yasalarla güvence altına alırken, diğer yandan da, fuhuşu sinema, video, basın - yayın gibi kurumlar ve araçlarla hızla teşvik ederek, yaygınlaştırmaktadır. Böyle yaptıkları halde iğrenç bir iki yüzlülük örneği sergileyerek , "Muzur" yasası çıkararak, kendilerini yığınlara "ahlaklı" göstermeye çalışıyor ve hatta bu gösteriyi basın yasaklarını geliştirmenin saldırı aracı da yapıyorlar.

Egemenler, fuhuş olgusunun nedenlerini, nesnel temellerinden, fuhuşu üreten ekonomik - toplumsal koşullardan soyutlayarak açıklıyorlar. Örneğin "yaygınlaşan fuhuşun nedenlerinden biri rahat ve lüks yaşama tutkusudur." diyorlar. Bu açık bir demagojidir.

Lüks yaşama tutkusunun yaygınlaşan fuhuşta önemli, ama tamamen tali-bir rolü vardır. Bu tutkuyu doğuran, teşvik eden yine özel mülkiyettir, kurulu düzenin ta kendisidir. Karlarına kar katmak için, geniş ve pırıltılı reklam kampanyalarını örgütleyenler; TRT, video, basın-yayın, sinema aracılığıyla lüks yaşamı ve lüks yaşam tutkusunu teşvik edenler kimlerdir?

Açıktır ki, tekellerdir, holdinglerdir. bu çirkin propagandayı yasaları güvenceye alanlardır. Bir eli yağda bir eli balda, lüks yaşam içinde yüzen aylak ve asalak sosyetenin bu yaşamını günü gününe, onlarca TV, gazete, dergi aracılığıyla topluma pompalayanlar kimlerdir? Yine bu aynı güçlerdir.

Demek ki, lüks yaşama tutkusunu doğuran ve bunu fuhuşu teşvik etmenin aracı haline getiren yine bu iliklerine dek çürümüş olanlardır. Egemen sınıflar, deveye binmişler, ama, aklınca çalı arkasın a gizlenerek sorumluluktan kurtulabileceklerini sanıyorlar...

Egemenler, fuhuş olgusunu ve yaygınlaşmasını bireylerin "ahlak yetersizliği"yle yada “dinde kopuşla” de açıklamaya çalışarak fuhuşun yükseldiği nesnel temeli gizlemeye, toplumsal içerikli bu sorunu bireysellikle açıklamaya çalışıyorlar . Bu çirkin bir demagojidir. Yukarda ortaya koyduğumuz gerçekler bu demagojinin karakterini sergilemektedir.

Sosyalizm; sömürüye son vererek, fuhuşun ekonomik ve toplumsal nedenlerini ortadan kaldırarak tek ekonomik toplumsal düzendir.

 
İlgili Bağlantılar
Haber Puanlama
Seçenekler
Эlgili Konular

Özgür Kadın

Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil.
 
PHP-Nuke
Sayfa Ьretimi: 0.07 Saniye