yle günler geçiriyoruz ki bir yandan sömürgecilerin iç ve dış baskısı, bir yandan hat safhaya ulaşan geçim sıkıntısı, bir yandan haklı ya da haksız bombalar, ölümler. feryatlar... insanın “nereye kadar sürecek bunlar” diyesi geliyor ama ilk önce kendimize şu soruyu sormalıyız galiba: Nasıl böyle olduk? Bu sorunun cevabını bulduğumuzda diğer sorularda cevaplanmış olacak.
Bir ülke neden bu kadar kuşatılmış ve insanlar neden bu kadar vurdumduymaz duyarsız ve ilgisiz hale hale düşmüş olabilir? Burada karşımıza çıkan ilk olgu kuşku yokki "kişilik" oluyor.Kişilik özelde bir insanı insan yapan en önemli şeydir ve insan kişiliğini kaybettiğinde diğer bir insanın kölesi olmaması için hiçbir engelde kalmaz ; daha açıkcası bu insan köle olduğunun dahi farkına varmayacaktır.Buradan yola çıkarak özelden genele indiğimizde de görüyoruz ki bir halk; bu ister Türk olsun,ister Kürt olsun ya da Afrikada herhangi bir ulustan halk olsun farketmez, kişiliğini kaybettiğinde iç ve dış faşist gerici güçler tarafından kuşatılmış oluyor ve sömürülüyor.Peki biz bunun karşısında ne yapıyoruz ya da bu duruma gelene kadar neler yaptık ki böyle olduk? Karşımıza batı hayranlığı ve kendi benliğimizi unutmamız çıkıyor hemen. TV'lerimizi açtığımızda, sokağa çıktığımızda karşımıza her bakımdan bizi kuşatan yoz bir amerikan kültür kuşatması çıkıyor..Reklamlardan,yemeğimizde, giyimimizde,tepkimizde,eylemlerimizde kısaca hayatımızda bir özenti ve kişiliksizlik almış başını gidiyor.Bu sezonda ne giyeceğimize dahi TV’deki moda programları altında burjuvazinin emeri erleri veriyor. Bu durumda din,dil,ulusu vb. ayrıcılığı ve kavgalarını bir kenara bırakıp ilk önce "insanlık"onurumuzu, değerlerimizi ve kişiliğimizi korumalıyız ki bu traji komik durumumdan kurtulmak için ileri doğru bir adım atmış olalım.
Dr. Ali Şeriati Kültür ve İdeoloji kitabında diyor ki "Kültürel ve tarihsel açıdan uyanan bir ulus muhakkak , kendi atıl ve geri halini, zihinsel ve ruhsal çöküntüsünü, üretmenin ve ortaya çıkarmanın dinamik şekline ve ahlaki ruhsal ve toplumsal yaratıcılığa değiştirmeye muktedirdir... İnsanlığın birleştirici değerlerine katkıda bulunmakla ve kendi deneyimini, normlarını, yöntemlerini, ahlakını geliştirmekle bu toplum, kendi yolunu bulmalı ve kişiliğini yeni baştan oluşturmalıdır."
Evet insan olarak etrafımızda görüp ve bizzat bizimde yaşadığımız yozlaşma,düşkünleştirme ve sömürü düzenine karşı tepkimizi ortaya koymalı,eyleme geçmeli,bizi kuşatmış teslim almaya çalışan faşist gericiliğe karşı yumruğumuzu korkusuzca masaya indirmeliyiz.Ama bu kendi iç dinamiklerimizden çıkmalı.Birilerinin dış desteği yada anlık duygularla değil.Böyle olduğu koşullarda kendi devrimizi toplumsal devrimle bütünleştirmek olanaksızlaşır.Onun içindir ki kendi gücümüze esas alarak ve halkların gücüne inanarak yokluk ve yoksunlukları aşarak insanlığı özgürlüğe götürecek güzel ve onurlu devrimimizi zafere taşıyabiliriz..Kalıcı, insani ve ahlaki olanı budur zaten...
Gaziantep'ten Newroz