 |
|
OKUMA YAŞAM BİÇİMİNE DÖNÜŞTÜRÜLMELİ!

Okumak, bireylere kazandırılabilecek en önemli yeteneklerden biri. Bu yeteneği kazanmış bireyler, birtakım nitelikleri üzerlerinde toplayarak günlük yaşamda bazı avantajlar elde eder. Bu avantajlar konusunda öğrenciler bilgilendirilmeli ve okumaya karşı belli bir bilinç oluşturmaları sağlanmalı Neki bu konuda Türkiye toplumuun ve eğitim sisteminin hiçde buna hizmet eden bir konumda olmaıdğı görülüyor. Dünyada en az okuyan toplumalırn arasında geliyor olmaklada Türkiye okuma fakiri bir ülke konumunda bulunuyor. Haliyle bireylerin okumayı yaşam biçimine dönüştürmeleri, küçük yaşlarda verilecek eğitim ve bu eğitim ile kazandırılacak bakış açısına bağlıdır. Öğrencilerin okula başladığı yıldan itibaren verilen eğitimin onların zihinsel, kişisel ve sosyal gelişimlerine etkisi büyüktür. Öğrencilerin gelişimlerinde okul öncesi eğitim daha fazla önemi arz etmektedir. Gerek okul öncesi dönemde gerekse ilköğretimin ilk yıllarında öğrencilerin gelişimleri hızlı bir şekilde sürmekte, bireyler olay, olgu ve durumlar karşısında temel tutum ve davranış örnekleri sergilemektedirler. Bundan dolayı bu dönemde onlara kazandırılacak bakış açısının önemi büyüktür. Her şeyden önce, öğrencilere okumayı ‘boş zamanda yapılan bir iş’ olarak algılamalarının yanlışlığı kavratılmalıdır. Okuma, boş zamanları doldurmak için yapılan amaçsız bir eylem değildir. Bilakis, özellikle zaman ayrılması ve planlanması gereken bir iştir. Öğrencilerin, okumaya ‘zaman ayrılması gereken önemli bir iş’ olduğu bilinci küçük yaşlarda verilmelidir. Burada hem ailelere hem de ilkokuma ve yazma öğretimini gerçekleştiren öğretmenlere büyük görev düşmektedir. Ailelerin yapacağı en önemli şey, çocuğunun öğretmeni ile sürekli diyalog içinde bulunması, eğitim ve öğretim için gerekli malzemeyi sağlamasıdır. Öğrenme ve öğretme sürecinde çocuğun durumunun takip edilmesi, okul aile işbirliği ile mutlaka sağlanmalıdır. Öğrenme ve öğretme ortamında, öğrencilerin etkin katılımını sağlamak ve süreç sonunda istendik davranışları sergilediklerini görmek için ortamın öğrencilere ilginç gelecek biçimde zenginleştirilmesi gerekmektedir. Öğrenciler, öğrenme ve öğretme sürecinde gerçekleştirilen etkinliklere içtenlikle katılmaları için ya ortamı ilginç bulmalı ya da öğretileceklere ihtiyaç duymalıdır. Öğretmenler bunu başarabilirlerse hedeflerine kolaylıkla ulaşabileceklerdir. İlkokuma ve yazma öğretimini sürdüren öğretmenlere düşen en önemli görev, özellikle çocuklarda okuma mekanizması oluştuktan sonra, özellikle serbest okuma döneminde yapacağı çalışmalara önem ve özen göstermesidir. Serbest okuma döneminde kullanacağı pedagojik malzemelerin öğrencilerin seviyelerine uygun, onların ilgilerini çekecek, sade bir dille yazılmış, kısa, açık ve anlaşılır nitelikteki edebî ürünler arasından seçmesi gerekir. Söz konusu pedagojik malzemeleri kullanılışında çocukların psikolojik durumları göz ardı edilmemelidir. Sürecin her aşamasında onları isteklendirecek, uygun bur yaklaşımla hareket edilmelidir. İlköğretim birinci sınıf öğrencilerinde belirlenen hedefler doğrultusunda kazanımlar elde etmesi, onların istenilen davranışları sergilemeleri ortamın uygun biçimde düzenlenmesi ve işleyişi belli bir plana göre şekillendirmeye bağlıdır. Okumanın bir yaşam biçimine dönüştürülmesinde ilköğretim birinci sınıf sürecinin önemi büyüktür. Bu dönemde öğretmenin yaklaşımı, öğrencilere vereceği bilinç ve kazandıracağı davranış biçimleri, öğrencilerin ‘etkin okur kimliği’ kazanmalarında önemlidir. Okumak, bireylere kazandırılabilecek en önemli yeteneklerden biridir. Bu yeteneği kazanmış bireyler, birtakım nitelikleri üzerlerinde toplayarak günlük yaşamda bazı avantajlar elde ederler. Bu avantajlar konusunda öğrenciler bilgilendirilmeli ve okumaya karşı belli bir bilinç oluşturmaları sağlanmalıdır. Okumanın bireye sağladığı avantajlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür:
. Okumayı yaşamına hâkim kılan kişi zamanı verimli kullanmasını bilir. . Okuyan kişinin önsezi gücü yüksektir. Bu niteliği sayesinde istenmeyen durumlara karşı tedbirli olur. . Okumayı yaşam biçimine dönüştüren kişi ‘okur’ kimliğini kazanmış kişidir. . Okur kimliğini kazanmış kişi, okuduklarını özümseyen, düşünen ve üreten kişidir. . Okur kimliğini kazanmış kişi, karşılaştığı olay ve durumlar karşısında gösterdiği tepkisi ile kendisini belli eder. Ani çıkışlardan uzak durur. Sebep sonuç ilişkisi kurarak, olayın önünü, sonunu düşünerek söz ve davranışlarda bulunur. . Okur kimliğini kazanmış kişi, değişim ve gelişimin önemi bilir ve bu bilinçle hareket eder. Okumanın insana kazandırdığı nitelikleri daha da artırmak mümkündür. Okumanın önemi üzerinde yediden yetmişe tüm toplumun bireyleri hem fikirdir. Gelin görün ki, toplumda bu ‘iş’e gerektiği kadar önem verilmemektedir. Önemi herkesçe malum olan bu ‘iş’ acaba neden toplumda gerekli ilgiyi görmemektedir? Okumakla ilgili birçok veciz söz söylenmiştir. Örneğin: Okumak bilmektir. Okumak, aklın gözüne gözlük, fikrin diline sözlüktür. Okumak, ihmal edilmiş bilinçtir. Okumak, karanlığın dişlerini söken kerpetendir. Okumak, özgürce kanatlanıp aydınlığa uçmaktır İlköğretim okulu birinci sınıfta okumaya geçen öğrencileriin okumayı önemli bir iş olarak görme bilinçleri oluşturulmalıdır. Öğrenciler, okumak için özellikle zaman ayırmayı alışkanlık hâline getirmeleri gerekir. Bu konuda öğretmenler ve ana - babalar daha hassas davranmalıdır. Öğrencilerin öğrenimleri boyunca, bulundukları sınıf seviyelerine uygun ve farklı türden seçkin edebi ürünlerle tanıştırılmalı, dünya ve türkiyeli yazarların klasiklerini okumaları sağlanmalıdır. Bu şekilde yetişen öğrenciler, öğrenim hayatları sona erse de okuma alışkanlıkları devam edecektir
|
|
| |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
Эlgili Konular
 |
Üzgünüm, bu yazı için yorumlar aktif değil. |
|