Çeyrek asırdan buyan Kürt’lerin makus talihinin değişimi olarak öne sürülen GAP ( Güneydoğu Anadolu Projesi ) her hükümete gelen sermaye temsilcileri tarafından Kürt halkına karşı bir aldatma projesi olarak sunuldu. GAP'a dair açıklanan 17 paket hüsranla sonuçlanmışken, 18.paket AKP Hükümeti tarafından büyük gürültü içinde adeta çıkartma yapılarak Başbakan Erdoğan tarafında Diyarbakır'da açıklandı. Güya Kürt sorununa çare olarak öne sürülen GAP’ı hızlandırma projesi tamamen Kürt emekçilerinin ulusal ve demokratik istemlerini görmezden gelerek, GAP’ Kürt sorunun çözümünde temel bir yaklaşım olarak gösterilmesi aslında AKP hükümetinin devletin resmi Kürtleri inkar ve imha etme politikasında israrlı olduğunu ve devlete Kürdistan da DTP karşısında tek alternatifin AKP olduğunu tanıtlamak isteyerek AKP’nin kapatılması ön gününde devlete bir mesajda iletilmiş oldu.
Başbakan Erdoğan'ın bakanlar kafilesi ile "çıkartma" yaptığı Diyarbakır'da ; "Göç ve işsizlik için " kurtuluş reçetesi" açıklıyoruz" iddiasıyla yaptığı konuşmasında, bildik tavırla sorunları ele alması bizleri şaşırtmadı. Kürt haklı ise ise Erdoğanın resmi devlet polistikasının versiyonu olmaktan öteye geçmeyen imhacı ve inkarcı yaklaşımı ret etti ve toplantıya bile katılmadı. Erdoğan kendi çalıp kendi oynadı.
Sözde çözüm içeren pakete göre Kuzey Kürdistan işsizlik çözülecek ve bölge halkı kurtulmuş olacak(!) Oysa bölge halkının kurtuluşunun, Kürt sorununun çözülmesine bağlı olduğunu bu ırkçı şovenist kafalar hala anlamadı.
Kürt sorunundan söz edildiği her yerde, Kürt sorununu ağzına almayan Erdoğan o bildik tekçi ve inkarcı tekerlemesini ifade etmekten kaçınmıyor. Diyarbakır'da da aynısını yaptı. Erdoğan'ın; "Biz tek millet dedik, tek vatan dedik, tek bayrak dedik, tek devlet dedik ve yola böyle çıktık" sözleriyle Kürt ulusunun acil çözüm bekleyen sorunlarını çözeceğini iddia etmesi doğal olarak tepkilere neden oldu.
Türkiye Kuzey Kürdistanın ekonomik kalkınma açısından Türkiye'nin bir çok bölgesinden daha geride olduğu su götüremez bir gerçektir. Ekonomik yatırımların yapılması gerektiği de kaçınılmazdır. Ancak, temel nedenlerini tekilleştirerek, saptırmanın bir çözüm getirmediği 30 yıllık faşist inkarcı ve imhacı yaklaşımlar göstermiştir. Bu sorunun adı Kürt sorunudur ve demokratik halkçı açılımlarla çözülmesi mümkündür. Bu yaklaşımdan kaçınarak, inkar yoluna gitmek sorunu ertelemek ve dahada ağırlaştırmkatan başka bir sonuç vermemiştir. Bundan sonra da vermeyecektir.
Kürdistanda savaşın ve sınır ötesi operasyonların tırmandırıldığı koşullarda değil 14 milyar, 114 milyar YTL kaynak aktarılsa bile bölgenin sorunu çözülmeyecektir. Şayet çözülseydi bundan önce açılan 17 şevkat paketleriyle çözülürdü. Sonuç ortada: İşsizlik, göç, yoksulluk, savaş, sınır ötesi operasyon, kan ve göz yaşı. Değişen bir şey yoktur dünden bugüne Erdoğanın 18. Şevkat paketinden.
Yok sayma ve inkar, imha politikasıyla Kürt sorunun etksiz kılınacağını düşleyen AKP Hükümeti diğer şeylerin yanında yaklaşan yerel seçimler öncesi adına " istihdam paketi " dediği yasayı Kürt halkına sunarken, bu iki yüzlülüğü protesto eden emekçiler polisin coplu saldırılarından kurtulamadı.
Çünkü emekçiler tepkilerinde haklıydı. R. Tayip Erdoğan'ın ; " Milletimize evlat acısını yaratan bölücü terör belasının istismar ettiği yaralar bu projelerle bütünüyle kapanacaktır" sözleri de doğal olarak halkın tepkisini çekiyordu. Bölgede işsizliğin tırmanmasına neden olan, Sümerbank, Et Balık Kurumu, Temsan, Ergani Ferro Krom, Çimento Fabrikaları, Tekel gibi birçok Kamu İktisadi İşletmeleri'nin satılmasına sizin adına "terör" dediğiniz savaş ortamı mı neden oldu? Hadi diyelim ki bölgedeki kamu işletmelerini bu nedenle yağmaladınız! Peki batı illerindeki, TÜPRAŞ, PETKİM, ERDEMİR, TELEKOM , Petrol Ofisi, SEKA, Limanla. daha da sıralayacağımız bir çok KİT'i hangi nedenle yağmaladınız? Devlet ekonomiden çekilmeli, serbest piyasaya bırakılmalı dediniz ve yıllardır halkın alınterinden kesilen kaynaklarla kurulan işletmeleri özelleştirme adı altında yağmaladınız. Sonuç: İşsizlik , yoksulluk, yolsuzluk …
Peki o sizin kölesi olduğunuz " serbest piyasanız" ın yarattığı tekelci sermaye neden bölgede yatırım yapmıyor? Yatırım yapmak bir yana, gözleri hala hazinededir.
Bugüne kadar yağmalanan kamu kaynakları yetmemiş olacak ki, emekçilerden ve halktan toplanan kaynakları yağmalamak üzere yeni yasalar çıkarıldı. Sözde "istihdam" sağlayacak olan yasa ile bordro mahkumu emekçilerden kesilen kaynaklardan oluşan işsizlik fonunu, yeni işe alınan 18-29 arasındaki işçilerin primini karşılama yoluyla sermayeye aktarma uyanıklığını gösteren AKP Hükümeti oldukça pervasız davranmaktadır.Bu uygulamalar sorunu çözmek bir yana yeni sorunlar üretecektir. Çünkü patronlar bu yağmadan yararlanmak için 29 yaş üzeri işçileri işten çıkaracak ve yeni bir işsizlik yaratılacaktır.
AKP Hükümeti yerel seçimler öncesine denk getirdiği bu yasayla adeta bir taşla iki kuş vurmayı hesaplamaktadır: Birincisi, emekçilere ait olan fonları yandaş sermayeye aktarma, ikincisi ise yerel seçimler öncesi oy avcılığı amacıyla bölge halkını aldatmayı hedeflemektedir. Ancak halk bu uyanıklığı fark etmiştir.
Bu nedenle ırkçılık ve inkarcılık terk edilmedikçe, bölgede uygulamaya çalışılan sözde çözüm paketleri hiç bir sorunu çözmeyeceği gibi Türkiye'deki bir çok sorunu da çözmeyecektir. Sonuç olarak; iktidar güçlerinin yarattığı halkın sorunları üzerinden, halkın kaynakları yandaş gruplara peşkeş çekilmekle kalınacaktır.